Cycling around the Starnberger See

This slideshow requires JavaScript.

(The English version of this article will follow shortly)

Bisikletle Starnberg Gölü Turu

İki hafta önce, uzun araştırmalar sonunda sahip olduğumuz yeni bisikletlerimiz sayesinde haftasonları için yeni rotalar planlayarak, çingenelerin “evde oturan erken ölür” deyişinin sonuna kadar hakkını verir olduk.

Son iki yıldır kent içinde kullandığımız bisikletlerimizle kısa mesafelerde idare ediyorduk. Ancak uzun yol yapmayı gözümüz kesmiyordu. Orası burası düşer mi, lastikler dayanır mı, bizi çok yorar mı gibi kaygılarla 20 km’den öteye geçemiyorduk. Sonuçta her bisikletin bir amacı, yeri, yolu var. Onların da hakkını yemek istemeyiz tabi, çok işimizi gördüler. Ancak yeni ve amacına uygun Fahrrad Manufakturlar’ımız “taş gibi” lafının hakkını çatır çatır veriyorlarmış meğer. Kullanmadan farkı anlamak güçmüş. Serçe’den Porsche’ye geçmiş gibi hissediyoruz, ne yalan söyleyelim.

Rotaları yaparken bizimle gelmek isteyen olursa diye birkaç arkadaşımıza da haber verdik, onlar da sağ olsunlar tam gaz-enerji tavan şekilde katıldılar. 2 ila 6 kişiye kadar bisikletle turlamak hakikaten inanılmaz keyifliymiş. Daha fazlası da eminim keyifli olur ancak birbirimizi takipte zorlanabiliriz.

Yanımızda taşıdığımız yiyecek ve içecekleri birbirimizle paylaşmak, şipşak piknik sofrası kuruvermek, hop diye toparlanmak, rotayı takip ederken önden basıp giden olunca neredeler acaba diye merak etmek, birinin bisikletinde sorun çıkınca yardımlaşmak, gözümüze sinek girince “yukarı bak” deyip çıkarmak, yolları bitirdikçe ödülü hak etmek ve ona kavuşmak, su molası vermek, kaskları tokuşturarak selfie’ler çekmek, acıkmak ve açlığa dayanmak, püfür püfür giderken ter içinde kalmak, tam gaz pedallamak, bir anda durup göle atlamak… hepsi ama hepsi çok keyifli.

Geçen haftaki rotamız Isar Nehri kenarından Grünwald’e doğru, gidiş-dönüşle toplam 80 km civarı kent içi bir turdu. Dört kişi çıktığımız yol, arada altı, sonra yedi, dokuz ve yine dört kişi olarak sona erdi. Yol üstünde verdiğimiz molada salla gezen müzikli gruplar gördük. Aramızdan biri düştü, neyse ki sıyrıklar dışında bir şey olmadı. Derken birinin seleyle başı derde girdi, “oturamıyorum ben, trenle eve dönüyorum” dedi gitti. Bizse günün sonunda onca yolu yapmış olmanın verdiği mutlulukla yorgunluktan geberiyorduk ama gülümsüyorduk. Bisiklet tercihini çok doğru yaptığımızı anlamış bulunuyorduk. Zira hiç şikayetimiz yoktu.

Münih’i böylece yeniden keşfetmeye başlamıştık. Kentin ne kadar yeşil olduğunu, insanların doğayı nasıl koruduğunu, bisikletlere özel yolların uçsuz bucaklığını yaşıyorduk.

Bu haftaki rotamız ise Münih’in 25 km güneybatısında yer alan Starnberg Gölü’ydü. Münih’ten bisikletleri trene attığımız gibi yarım saat sonra Starnberg’de inecek ve 50 km’lik göl çevresini turlayacaktık. Hava bugünlerde hiç beklenmedik şekilde 35 derecenin üzerinde olduğu için erkenden çıkalım dedik ve beş kişiye kadar geçerli olan Münih XXL bileti (14,80 €) artı her bisiklet için günlük bilet (2,60 €) ile 08:32 treniyle yola koyulduk.

Münih’te tren vagonlarının en sonuncusu genellikle bisikletlere ayrılmıştır. Yanyana yaslayabilir veya emniyet kemeriyle bağlayabilirsiniz. İnerken de binerken de zorlanmadık zira vagon ile durak zemini hizaları Alman mühendislik harikalarından sayılabilir. Aynı şey yolcular ve engelli yolcular için de geçerli tabi ki yani oldukça insani. İstanbul’da büyümüş olan bizlere mucize gibi geliyor bunları görmek.

Starnberg’e varır varmaz saat yönünün zıttında başladık pedallamaya. Hava o kadar sıcaktı ki daha 9. km’de “göle girelimmmmm” nidaları hemencecik yükselince atladık suya. Tatlı suda yüzmek tuzlu suda yüzmekten daha çok efor istiyor haliyle ve göl tabanındaki taşa yosuna ve tepenizde uçan yapışık sığır sineklerine(!) aldırış etmemeyi öğrenmek gerekiyor.

Mola bitince yola devam. Açıkçası beklediğimizden daha bozuk yollar. Taşlı, az yokuşlu ama sıkıntısız. Biz evvela kuzeyden güneye doğru indik. Sonra güneyden kuzeye doğru geri çıktık. Ve yollar en güney uçtan sonra ancak düzelmeye başladı, derken inanılmaz malikâneler, lükslükten çıldıran saray yavrularıyla falan karşılaşmaya başladık. Haliyle yollar bir anda kaymağa dönüşüverdi. Fıstık gibi oldular. Meğer Münih’in en zenginleri buradaymış. Alabildiğine uzanan özel bahçeler ve köşkler içinde yaşarlarmış. Yok, gözümüz kalmadı. Bastık pedala geçtik.

Yemek molası için tercihimizi gözümüze keyifli gelene göre yaptık ve çok da memnun kaldık. Ambach’taki Gasthaus zum Fischmeister, taze göl balıkları, hoş bahçesi ve tatlı dilli garsonuyla gönlümüzü fethetti. Susuzluğumuzu gidermek için schorle (meyve suyu ve soda karışımı) içip durduk. Biz mantarlı risotto yatağında tavada pişmiş tatlı su levreği yedik; grubun geri kalanı da irice bir Bodenrenke’yi paylaştı. Hakikaten lezizdi. Menüye bakarken tatlıda gözümüz kalmıştı ama midede yerimiz kalmayınca başka gelişimize erteledik. Hop yine yollara koyulduk.

Artık dönüş trenine doğru yol alıyorduk. Yorgun ama mutlu ve gururlu bir şekilde evlerimize dönüyorduk. Toplam 3,5 saat bisiklet sürmüş, bir o kadar da lay lay lom yapıp suya girip çıkıp molalar verip keyif yapmışız. Gün sonu verileri de Strava ile şu şekilde:

Starnberger See Route

Bakalım bir sonraki rotamız nereye…

Not: günün bisikletçileri Boran, Doğacan, Özgür, Sevinç, Başak ve Volker’e teşekkür ediyoruz!

One Response to Cycling around the Starnberger See
  1. […] devamı için sizi Kalamata Magazine‘e […]... dogacanonaran.com/bisikletle-starnberg